Öncelikle belirtmek isterim ki bu eleştirim sizin şahsınıza değil, düşünce yapınıza yöneliktir. Ve yine belirtmek isterim ki sizi rencide etmek ya da incitmek için değil, yalnızca bu konuda geliştirmek için size naçizane bir açıklama yapmak istiyorum.
İlk olarak; blogu hüseyin'in yokluğunda sahiplendiğiniz ve fikirlerinizle hareketlendirdiğiniz için teşekkürler.
Ben uzun zaman önce blogu takip etmeyi bıraktım. Nedeni malesef fikirlerin kolaylığı. Size mail ile bir kaç sefer ulaşmaya çalıştım ancak başarılı olamadım. Bari buradan yazarak ulaşayım dedim.
Fikir üretmek konusunda biraz "challenge" edilmeniz gerekiyor. Elinde coca-cola şişesiyle koşturup her zaman coca-cola diye bağıran çocuk bir reklam değildir, bir görüntüdür. Peki reklam nedir? Bu tamamen tüketiciye ne vermek istediğinizle doğru orantılıdır. Yukarıda vermiş olduğum örneğin "Dabi-dabi mısır çerezi"nden farkı nedir? Bu sorunun cevabı "hiç bir fark yok" ise, o halde birşeyler yanlış demektir.
Çok uzatıp sizi sıkmak istemiyorum. Yalnızca bir ipucu vermek istiyorum, eğer yakalayabilirseniz sınırsız bir yolda istediğiniz fikri üretebilirsiniz. Reklam üretmek için biraz daha conceptual düşünmek gerek. Nedir conceptual düşünmek?
Mesela F1 için bir fikir yollamıştım; benzin istasyonlarıyla yapılacak bir hediye kampanyası, ancak daha büyük çaplı olacak, herkes kendi takımının arabalarını verecek. Shell-ferrari, Total-renault araçları gibi... Yine F1 için düşündüğüm (ve yolladığım) bir fikir, carting arabası kullanmış, kafalarında kasklarla zafer işareti yapan 3 tane çocuk resmi gördüğümde bunu "UNO Büyümek çekilişle 10 şanslı çocuğa mini bir F1 heyecanı yaşatıyor, paketlerdeki şifreyi XXXX'e yollayın ve çekilişe katılın..." gibi bir kampanya üretilebilirdi.
Daha somutlaştırmak gerekirse; Bu bir kampanya reklamıdır; http://reklamfikirleri.blogspot.com/2008/01/unovasyon.html
Bu bir outdoor ambient fikridir; http://reklamfikirleri.blogspot.com/2007/12/havuzzzz.html
Başka bir outdoor ambient fikri; http://reklamfikirleri.blogspot.com/2007/12/doadan-gerilla.html
Bir basın uygulaması; http://reklamfikirleri.blogspot.com/2007/10/petrol-ofisi-14.html
Fikir birebir ürün faydasını anlatmakla olmaz, bu şekilde anlatılır (kimisi benim verdiğim farkındayım). O halde şimdi bu ayın markasına gelelim ve reçeteyi yazalım;
Coca-Cola. Nedir? Gazlı içecek pazarının en bilinen ve en çok tüketilen lider markası. Vaadi? Gerçek tat. Bu tadın vurgusu mevsimsel olarak değişiyor, yazın serinliğin tadı üzerine, kışın sevginin-dayanışmanın-hayatın tadı üzerine kuruluyor.
Çok eşelemeye gerek yok, Coca-cola ile yapılabilecek herşey ortada bence. Bakın bakalım coca-cola neler yapmış, reklamlarına bakın, düzenlediği etkinliklere (Rock'n Coke) göz gezdirin, iletişimi nasıl yapılmış, hangi mecralara girilmiş (ki coca-cola mecra ve bütçe konusunda asla sıkıntıda olmayan bir kuruluş olduğunu, dolayısıyla fikirsel anlamda uçabileceğinizi) hatırlatırım.
Sadede gelirsek; Blogdaki hit oranından ziyade buraya giren insanların yazılan fikirlerden önce keyif, sonra ilham alması önemli değil midir? Ben uzun süredir burada ilham alınacak bir fikir göremiyorum! Bunu belki yazdığım reçeteyle (varsa sessiz kalan okuyucular onların da eleştirilerini bekleriz) aşabiliriz.
1 yorum:
Arkadaşlar,
Öncelikle belirtmek isterim ki bu eleştirim sizin şahsınıza değil, düşünce yapınıza yöneliktir. Ve yine belirtmek isterim ki sizi rencide etmek ya da incitmek için değil, yalnızca bu konuda geliştirmek için size naçizane bir açıklama yapmak istiyorum.
İlk olarak; blogu hüseyin'in yokluğunda sahiplendiğiniz ve fikirlerinizle hareketlendirdiğiniz için teşekkürler.
Ben uzun zaman önce blogu takip etmeyi bıraktım. Nedeni malesef fikirlerin kolaylığı.
Size mail ile bir kaç sefer ulaşmaya çalıştım ancak başarılı olamadım. Bari buradan yazarak ulaşayım dedim.
Fikir üretmek konusunda biraz "challenge" edilmeniz gerekiyor. Elinde coca-cola şişesiyle koşturup her zaman coca-cola diye bağıran çocuk bir reklam değildir, bir görüntüdür.
Peki reklam nedir?
Bu tamamen tüketiciye ne vermek istediğinizle doğru orantılıdır.
Yukarıda vermiş olduğum örneğin "Dabi-dabi mısır çerezi"nden farkı nedir?
Bu sorunun cevabı "hiç bir fark yok" ise, o halde birşeyler yanlış demektir.
Çok uzatıp sizi sıkmak istemiyorum. Yalnızca bir ipucu vermek istiyorum, eğer yakalayabilirseniz sınırsız bir yolda istediğiniz fikri üretebilirsiniz.
Reklam üretmek için biraz daha conceptual düşünmek gerek. Nedir conceptual düşünmek?
Mesela F1 için bir fikir yollamıştım; benzin istasyonlarıyla yapılacak bir hediye kampanyası, ancak daha büyük çaplı olacak, herkes kendi takımının arabalarını verecek. Shell-ferrari, Total-renault araçları gibi...
Yine F1 için düşündüğüm (ve yolladığım) bir fikir, carting arabası kullanmış, kafalarında kasklarla zafer işareti yapan 3 tane çocuk resmi gördüğümde bunu "UNO Büyümek çekilişle 10 şanslı çocuğa mini bir F1 heyecanı yaşatıyor, paketlerdeki şifreyi XXXX'e yollayın ve çekilişe katılın..." gibi bir kampanya üretilebilirdi.
Daha somutlaştırmak gerekirse; Bu bir kampanya reklamıdır;
http://reklamfikirleri.blogspot.com/2008/01/unovasyon.html
Bu bir outdoor ambient fikridir;
http://reklamfikirleri.blogspot.com/2007/12/havuzzzz.html
Başka bir outdoor ambient fikri;
http://reklamfikirleri.blogspot.com/2007/12/doadan-gerilla.html
Etkinlik fikri;
http://reklamfikirleri.blogspot.com/2007/09/rocco-14-etkinlik.html
Bir basın uygulaması;
http://reklamfikirleri.blogspot.com/2007/10/petrol-ofisi-14.html
Fikir birebir ürün faydasını anlatmakla olmaz, bu şekilde anlatılır (kimisi benim verdiğim farkındayım).
O halde şimdi bu ayın markasına gelelim ve reçeteyi yazalım;
Coca-Cola.
Nedir? Gazlı içecek pazarının en bilinen ve en çok tüketilen lider markası.
Vaadi? Gerçek tat.
Bu tadın vurgusu mevsimsel olarak değişiyor, yazın serinliğin tadı üzerine, kışın sevginin-dayanışmanın-hayatın tadı üzerine kuruluyor.
Çok eşelemeye gerek yok, Coca-cola ile yapılabilecek herşey ortada bence. Bakın bakalım coca-cola neler yapmış, reklamlarına bakın, düzenlediği etkinliklere (Rock'n Coke) göz gezdirin, iletişimi nasıl yapılmış, hangi mecralara girilmiş (ki coca-cola mecra ve bütçe konusunda asla sıkıntıda olmayan bir kuruluş olduğunu, dolayısıyla fikirsel anlamda uçabileceğinizi) hatırlatırım.
Sadede gelirsek;
Blogdaki hit oranından ziyade buraya giren insanların yazılan fikirlerden önce keyif, sonra ilham alması önemli değil midir?
Ben uzun süredir burada ilham alınacak bir fikir göremiyorum!
Bunu belki yazdığım reçeteyle (varsa sessiz kalan okuyucular onların da eleştirilerini bekleriz) aşabiliriz.
Sevgiler,
Eren
Yorum Gönder